Suriye’de yeni dönemin ilk seçimleri hakkında neler biliniyor?

“`html

Suriye’de Yeni Halk Meclisi Seçimleri Yapılıyor

Suriye, Beşar Esad’ın devrilmesinin ardından ilk kez bugün Halk Meclisi’ni seçiyor.

Ancak bu seçim, Suriye’nin tüm toplumunu kapsayan bir süreç değil.

Yaklaşık altı bin kişinin belirleneceği seçimde, meclise yüz kırk temsilci seçilecek ve geri kalan yetmiş kişi Cumhurbaşkanı Ahmed Şara tarafından atanacak.

Bir kısmı bu durumu “yeni bir siyasi dönemin başlangıcı” olarak değerlendirirken, diğerleri seçim sürecini sorgulamakta; bazıları ise bunu yeni bir “otoriter yapı” olarak nitelendiriyor.

Eylül ayı ortasında, insan hakları ve sivil toplum kuruluşlarından oluşan bir grup, sistemin eleştirildiği bir açıklama yaptı.

Ortak basın duyurusunda, yeni sistemin “siyasi katılım için uluslararası normları karşılamaktan uzak, ciddi yapısal sorunlar” içerdiği belirtildi.

Belgeleri imzalayan 14 kuruluş, Şara’ya Halk Meclisi üyelerinin üçte birini atama yetkisinin verilmesini eleştirirken, seçim süreçlerinin sivil toplum ve siyasi gruplarla istişare edilerek yeniden yapılandırılmasını talep etti.

Ayrıca, adaylık şartlarındaki kısıtlamaların kaldırılması ve belirsiz terimlerin netleştirilmesi de istendi.

Seçimlerin denetlenmesi için, bağımsız ve tarafsız irade ile çok katmanlı bir yargı organı kurulması gerektiği vurgulandı.

20 Ağustos’ta geçiş yöneticisi Ahmed Şara, bu seçimler için geçici bir sistem öneren bir kararname çıkardı.

Resmi haber ajansı SANA’ya göre, yeni Suriye Halk Meclisi 210 üyeden oluşması planlanıyor.

Üyelerin üçte biri, geçiş dönemi başkanı tarafından atanacak, diğerleri ise valiliklere bağlı alt komiteler aracılığıyla seçilecek.

Yeni meclisin üç yıllık bir geçici süre için hizmet vermesi ve sona ermesinin ardından yeni bir anayasanın yürürlüğe girmesi bekleniyor.

‘Bu Seçim Değil’

Hükümete yakın bir analist olan Abdülkerim Ömer, parlamento seçimlerini “Suriye halkı ve yönetimi için büyük bir başarı” olarak tanımaktadır. Ülkenin sıkıntılarla dolu tarihine rağmen varlığını sürdürebileceğini ifade ediyor.

Ancak Katar’daki Arap Araştırma ve Politika Çalışmaları Merkezi’nden Marvan Kabalan, aynı görüşte değil. Kabalan, seçim sürecinin “demokratik normlardan sapma” olarak değerlendirildiğini, sıradan insanların bu konuda söz hakkı bulunmadığını belirtiyor.

Kabalan, bu durumu, meclisin üçte birinin doğrudan atanmasının, geri kalanının ise dolaylı olarak belirlenecek bir sistemle yapılacağı bir süreç olarak görüyor.

Öne çıkan bir tartışma noktası, aday seçiminin, Beşar Esad’ın atadığı Yüksek Seçim Komisyonu tarafından belirlenen seçim komitelerine dayanıyor. Bu durum, halkın genel seçimler aracılığıyla temsilcilerini seçemeyeceği anlamına geliyor.

Yüksek Seçim Komisyonu Sözcüsü Nawar Najma, yeni seçim sistemini savunarak, “Suriyelilerin demografik yapısı ve yerinden edilmenin boyutu nedeniyle doğrudan seçim yapılamaz” diyor.

Şara’nın milletvekillerinin %30’unu atamasını ise, “Devlet başkanının, boşalan yerleri doldurmak ve seçim kurullarındaki temsil eksikliklerini gidermek zorunda olduğunu” belirtiyor.

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, 2011’den bu yana iç çatışmalar yüzünden 14 milyon Suriyelinin evlerini terk ettiğini ortaya koyuyor.

Ne Değişti?

Suriye son seçimlerini Temmuz 2024’te, Esad yönetiminin devrilmesinden beş ay önce yapmıştı. Son elli yıl boyunca, Halk Meclisi imajı, eski Başkan Hafız Esad ve oğlu Beşar Esad dönemlerinde büyük ölçüde değişmedi.

O tarihten bu yana Baas Partisi, “Ulusal İlerici Cephe” adlı koalisyon ile meclisin çoğunluk sandalyesine hakim oldu.

Her ne kadar ülkenin bazı bölgeleri silahlı muhaliflerin kontrolüne geçmiş olsa da, Suriye’nin hükümet kontrolündeki bölgelerinde seçimler düzenli olarak yapılmaya devam etti. Ancak bu seçimler, insan hakları kurumları tarafından sürekli olarak “adil olmadığı” ve “meşruiyet taşıdığı” eleştirisine maruz kaldı.

Esad’ın devrilmesinin ardından yeni hükümet, Suriye Anayasası’nın 8. maddesini kaldırdı. Ulusal İlerici Cephe de feshedildi.

Suriye’deki yeni partilerin kurulmasına olanak tanımayan bir yasak getirilmediği için yeni mecliste örgütlü bir muhalefet yoktu.

Seçim kurulu adayları için 1 Mayıs 2011 tarihinden önce Suriye vatandaşı olma, bu tarihten sonra başkanlığı hedeflememe gibi şartlar aranmaktadır.

Eski yönetimle bağlantıları olduğu düşünülen kişilerin Halk Meclisi’nde yer alması engellenirken, “terör örgütlerini destekleyen” veya “bölünme” savunanları da yasaklama kapsamına alındı.

Bu durum, son günlerde bağımsızlık talebiyle sokağa dökülen Dürzi toplumu için özel bir mesaj niteliği taşıyor.

Yeni seçim sistemi, seçim organlarının üyeliği için yeni kriterler belirlerken, üyeleri “yetkin” ve “önemli” kişiler olarak iki gruba ayırıyor.

Bu yeni koşullar, Suriye’nin mevcut siyasi durumunu yansıtmaktadır ve ülkede Kürt ve Dürzi gruplarla ilgili devam eden müzakereler de bu karmaşık durumu derinleştiriyor.

Geçmişteki seçimlerde, Süveyda’nın çoğunlukla Dürzi olduğu, Haseke ve Rakka’nın ise Kürt güçleri tarafından kontrol edildiği alanlar, yeni düzenlemelerde kapsam dışı bırakıldı.

Yüksek Seçim Komisyonu sözcüsü, bu bölgelerdeki seçimlerin ertelenmesini, “güvenlik nedenleri” ile ilişkilendirerek savundu. Ancak siyasi aktivist Dara Abdullah, mevcut sürecin anlamını sorguluyor ve Esad dönemindeki seçimlerle benzerlik taşıdığını söylüyor.

‘Dürzilerin ve Kürtlerin Dışlanması’

Almanya’nın Berlin şehrinde yaşayan Abdullah, geçiş hükümetinin Cezire ve Süveyda bölgelerine yapılacak seçimlerin, Kürt ve Dürzi gruplara “meşruiyet” kazandıracağını bildiğini, bu durumun ise Şam yönetimi tarafından tamamen reddedildiğini belirtiyor.

Dürzi avukat ve siyasi aktivist Adil Hadi, Süveyda’nın Suriye’deki mevzisini “hükümetin Dürzileri dışlama politikalarının bir devamı” olarak tanımlıyor. Bu dışlayıcı tedbirlerin, bağımsızlık talep edenlerin sayısını artıracağına dikkat çekiyor.

Yeni Bir Dönem mi Yoksa Otoriter Bir Yapı mı?

Yeni Halk Meclisi’nin oluşumuyla ilgili umutlar taşıyanlar ve iyimser tartışmalar sürerken, Abdülkerim Ömer bu durumu yeni bir siyasi dönemin habercisi olarak görüyor.

Ancak, Marvan Kabalan’ın meclisin yasama yetkileri ile ilgili ciddi soru işaretleri var. Geçen Mart’ta yayınlanan anayasa uyarınca, yasama yetkisi Halk Meclisi’ne verilmekte, yürütme yetkisi tamamen geçici devlet başkanına devredilmektedir.

Kabalan, mevcut meclisin “anayasa kapsamındaki gerçek yetkilere sahip olmadığını” ve “uzun süredir sürdürülen bir otoriter yapı” olarak kalacağını ifade ediyor.

“`

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir